Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan ve Bakan Yılmaz, “Geleceğimi Koruyorum” projesinin ödül törenine katıldı  
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan ve Bakan Yılmaz, “Geleceğimi Koruyorum” projesinin ödül törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan ve Bakan Yılmaz, “Geleceğimi Koruyorum” projesinin ödül törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan´ın himayesinde Millî Eğitim Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirilen "Geleceğimi Koruyorum" projesi kapsamında, “Toprak ve Su” konulu resim yarışması ödül töreni düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan ve Bakan Yılmaz, “Geleceğimi Koruyorum” projesinin ödül törenine katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın eşi Emine Erdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında düzenlenen törendeki konuşmasına, "Hayata geçirilen bu proje kapsamında evlatlarımız yüksek hassasiyetler kazandılar." diyerek başladı. Erdoğan, su kaynaklarını bilinçli kullanmak ve doğal kaynakların korunmasını sağlamak amacıyla çocukların 30 büyükşehirde iki yıl boyunca çeşitli eğitimler aldığını söyledi. Aldıkları eğitimlerini hayal dünyalarında zenginleştirerek resime dönüştüren ve illerinde birinci olan öğrencileri tebrik eden Erdoğan, ülkenin dört bir yanından gelen kabiliyetli çocuklara başarılar diledi. Emine Erdoğan, sanat ve bilimin buluştuğu yerde gücün bulunduğunu, bilimin doğruya sanatın da güzele odaklandığını ve ikisinin birlikteliğinin de insanlığı yücelteceğine işaret etti. Çocukların su ve toprak üzerine düşünürken bir yanda yorumlama becerilerini diğer yanda da hayal güçlerini geliştirdiklerini belirten Erdoğan, daha önemlisinin ise doğal kaynaklar ve çevre konusunda bilinç kazandıklarına dikkati çekti.

 

"İklim sorunları, gelecek yüzyılın en önemli meselesi"

Emine Erdoğan, dünyanın bir yanda gelişirken bir yanda da doğal kaynaklarını hızla kaybettiğini söyledi. Kentleşmenin, sanayileşmenin, katı atıkların büyük çevre sorunlarına sebep olduğunun altını çizen Erdoğan, "Küresel ısınma nedeniyle yaşanan iklim sorunları, gelecek yüzyılın en önemli meselesi olacaktır. Çölleşme ve kuraklık, küresel bir sorundur. Dünyada bu sorundan etkilenmeyen hiç kimse yoktur. Her yıl 100 milyon hektardan fazla tarım arazisi yok olmaktadır. Aynı şekilde 5 milyon hektarın üzerinde orman arazisi maalesef tahrip olmaktadır. Tüm bunlar 1 milyar insanın gıdaya ulaşımına manidir." diye konuştu. Erdoğan, küresel gıda üretiminin her geçen gün azaldığını, gelişmiş ülkelerin sanayileşirken yaptığı tahribatın bedelini yoksul ülkelerin ödediğini vurguladı. Bu nedenle sorunların merkezinde zihniyet meselesinin bulunduğunun peşinen kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Emine Erdoğan, "Vicdanların çölleştiği bir dünyada, topraktaki çölleşmenin önüne geçmek de tabii ki zordur. Toprak ve su kaynaklarının yönetimini doğru yapar, çevre dostu politikalar geliştirir, israfın önüne geçersek çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakabiliriz." dedi.

 

"3,5 milyarı aşan fidan toprakla buluştu"

Emine Erdoğan, çocuklara sağlıklı bir çevre bırakmanın en temel sorumlulukları olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: "Çünkü sağlıklı çevrede yaşamak her şeyden önce insan hakkıdır. Devletimiz, bakanlıklarımızın yaptığı başarılı çalışmalarla erozyonu önleme, toprak ve su kaynaklarını koruma konusunda büyük bir çaba içindedir. Dünyada orman varlığını arttıran ülke sayısı son derece azken, Türkiye 2023´te orman alanını ülkenin yüz ölçümünün yüzde 30´una ulaştırma hedefindedir. 2002´den bu yana 3,5 milyarı aşan fidan toprakla buluşmuştur. Güçlü tarım politikalarıyla su kaynaklarının doğru kullanımı konusunda önemli adımlar atılmıştır."

 

Bu çok yönlü seferberliğin eğitimle desteklenmesinin önemine işaret ederek, "Geleceğimi Koruyorum" projesinin bu anlamda bir farkındanlık çalışması olduğunu anlatan Emine Erdoğan, projenin açılışında çocuklara hediye edilen yeşil defterlerin, onların toprak ve tohumla tanışmasına vesile olduğunu da söyledi. Emine Erdoğan, ektikleri tohumun filizlenmesini beklemenin çocuklara sabrı öğrettiğini dile getirerek, tabiatın ilgi alanlarına girdiğini, ağaçların cinsini tanıdıklarını, toprakları birbirinden ayırt etmeyi öğrendiklerini ifade etti. Kadim medeniyetlerin, su kaynaklarının bulunduğu yerde ortaya çıktığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Su kaynaklarının korunması, medeniyetin korunması demektir. Şayet gençlerimize bu bilinci verebilirsek, gündelik hayatlarında su, toprak ve çevre duyarlılığı sağlayabilirsek gelecek için umudumuz daha da artacaktır. Bizim anlayışımızda toprak aynı zamanda vatandır. Şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu topraklar, sadece maddi bir unsur değildir. İstiklal şairimizin dediği gibi ´bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.´ Şayet maddi ve manevi bilinci birlikte inşa edebilirsek bu emanetin hakkını da vermiş oluruz." Projede ödül alan çocukları tebrik eden Emine Erdoğan, hayat boyu bu ödülü yaşatmalarını diledi. 

 

"Çocuğu eğitirsek geleceği inşa etmiş oluruz”

Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da törende yaptığı konuşmada, "Geleceğimi Koruyorum" projesiyle Türkiye´nin sahip olduğu toprak ve su kaynaklarının korunması konusunda gençlerin duyarlılığın artırılmasının hedeflendiğini ifade etti.

 

Proje kapsamında, 30 büyük şehirde okul öncesi ve ilkokul öğrencileri ile öğretmen ve velilere yönelik doğayı koruma amaçlı eğitimler verildiğini, kitaplar, broşürler dağıtıldığını, filmler, kamu spotları, yarışmalar düzenlendiğini anlatan Yılmaz, "Cennet misali bir yurdumuz var. O halde bu projenin amacı cenneti korumak. Bu güzelliğe sahip çıkmamız ve bu değerlerimizi yaşatacak bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Bu amaçla çocuklarımızı çevre bilincine sahip, kendisi ve çevresi ile barışık yetiştirmek istiyoruz." diye konuştu. "Çocuğu eğitirsek geleceği inşa etmiş oluruz. Çocuklarımızın davranışlarını değiştirirsek toplum da değişir." değerlendirmesini yapan Bakan Yılmaz, gelecek için bugünden çalışmaya başlanması gerektiğine işaret etti.

 

"Toprak azizdir, kutsaldır"

Toprak ve suyun, dünyanın en temel kaynağı olduğunu, bunlarsız yaşamın mümkün kılınmayacağını, toprak ve su korunduğu ölçüde geleceğe güvenle bakılabileceğini kaydeden Yılmaz, "Çevre bilinci bütün kişi ve kurumların ortak çabasını gerektirir. Çevre kirlenmesi denildiğinde sadece ülkemizi değil, tüm dünyayı ilgilendiren küresel bir sorunla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi gerekli." ifadesini kullandı. Bakan Yılmaz, Birleşmiş Milletler tarafından 2015´in "Toprak Yılı" ilan edildiğini anımsatarak, "Toprak azizdir, kutsaldır, kültürümüze yerleşmiştir. Çevremizi korumak ve sahip çıkmak için öncelikle çevre bilincinin oluşması gerektiği muhakkaktır. Çok küçük yaşta çocuklara toprağı sevdirmeliyiz." değerlendirmesini yaptı. Yeni nesillerin doğal kaynakların önemini, onları kaybetmeden anlamalarını sağlamanın önemine işaret eden Yılmaz, "Toprağını, suyunu ve değerlerini koruyan bilinçli nesillerle Türkiye´nin yarını aydınlıktır." dedi.

 

Türkiye´de eğitim alanında maddi yönde iyi bir noktada bulunulduğunu ifade ederek, şunları söyledi:"Maddi yönü çok iyi. Peki manevi yönünde eksiklik var mı? Yolda bulduğu altını götürüp sahibine, belediyeye teslim eden öğrenci değerler eğitimini almış demektir. Antep´te devletin vermiş olduğu kitap hasar gördüğünde, kendini paralayan bir küçücük öğrencimiz, ´Devletin verdiği kitabı ben nasıl paralarım?´ diyor. Bu işte değerler eğitimi... Hatta, ´Ben bu kitabı paraladığımda, hasar verdiğimde, sanki Tayyip Erdoğan´a ihanet etmiş gibi hissettim ben.´ diyor. İşte bu değerler eğitimidir. Eğer bin 500-2 bin nüfuslu bir yerde bir şehit cenazesi olduğunda 10-15 bin kişi katılıyorsa, burada değerler eğitimi verilmiş demektir. Hepsinden de önemlisi 15 Temmuz´da ´Vatanın sana ihtiyacı var.´ denildiğinde ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelisi yaşına bakmadan sokağa çıkıp bu vatana sahip çıkıyorsa, değerler eğitimi verilmiş demektir."

 

"Türkiye´yi 21. yüzyılda hak ettiği noktaya getireceğiz"

 Abdurrahim Karakoç´un "Gölgesinde otur ama yaprak senden incinmesin, toprak senden incinmesin. İl göçsün göçtüğün vakit, yol yansın geçtiğin vakit, suyundan içtiğin vakit, kaynak senden incinmesin." dizelerini okuyan Yılmaz, "Hiç şüpheniz olmasın, yeni nesillerle birlikte toprak da yaprak da kaynak da su da bizden incinmeyecek. Biz onlardan razı, onlar bizden razı olarak Türkiye´yi 21. yüzyılda hak ettiği noktaya getireceğiz. " dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik de, projeyi Türkiye´nin geleceği öğrencilerle insanlığın geleceği olan toprak, su ve çevre konusunda farkındalık oluşturmak için hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, günümüzde birçok değerin tahrip edildiğini söyledi. Bunların başında tarım alanları ve tabiat değerlerinin geldiğini ifade eden Çelik, dünyada tarıma elverişli 5 milyar hektar arazi bulunduğunu, bunun 1,4 milyar hektarlık bölümünün tarım amaçlı kullanılabildiğini bildirdi.

 

Çelik, bilinçsiz sulama, fazla kimyasal kullanılması ve betonlaşma neticesinde her yıl 12 milyon hektar arazinin tarım dışı kaldığına işaret ederek, "Dünyada 1 dakikada 33 futbol sahası kadar tarım alanı tarım dışına çıkıyor. Programımızı tamamlayacağımız 1 saat içinde yaklaşık 2 bin futbol sahası büyüklüğünde alan tarım dışına çıkıyor. Oysa 1 dakikada 250, 1 saat içinde 15 bin çocuk dünyaya geliyor. Bir taraftan nüfus artışı devam ediyor bir taraftan da geleceğimiz olan toprağımızın elimizden kaydığını ibretle izliyoruz." diye konuştu.

 

39 ülkede gıdaya, 80 ülkede suya erişimde sorun yaşandığına işaret eden Çelik, 800 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini belirtti. Çelik, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara dayanacağını, üretimde önemli artışlar yaşanmadığı takdirde insanlığın çok büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağını söyledi. Çelik, "Bugün 10 milyon Suriyeli ile baş edemeyen dünyanın önümüzdeki 15-20 yıl içinde meydana gelecek 700 milyon insan hareketliliğinin nasıl üstesinden geleceğini hep beraber düşünmeliyiz. Toprağımıza sahip çıkmak durumundayız. Toprağımızı sele, yele ve bu ülke topraklarına göz diken namert ele de vermeyeceğiz." ifadesini kullandı.

 

Çelik, Afrika Tarım İş Forumu düzenlediklerini hatırlatarak, "Afrika´ya mutlaka gitmemiz gerekiyor. İnşallah önümüzdeki dönem içinde o arazilerin sulanması ve gerekli mesleki donanıma kavuşmalarını sağlayacağız. Türkiye iş adamları da Afrika´da çok ciddi kazanımlar elde edecektir." dedi.

 

"Tarımsal sit alanı ilan edilen ova sayısını 300´e çıkaracağız"

Ovalarla ilgili yapalan düzenlemelere de dikkati çeken Çelik, "Ovalarımızı koruma altına aldık. Bu hafta da büyük ihtimalle ilgili düzenleme yayımlanacak, 202 ovamız koruma altında, tarımsal sit alanı ilan ettik. Hızlı bir şekilde bunu 300´e çıkaracağız. Tespitlerimiz tamamlanınca hemen Bakanlar Kurulu kararına dönüşüyor ve böylece ovalarımızın tahribatı çok ama ´ne kurtarabilirsek´ diye acele ediyoruz." şeklinde konuştu.

 

Çelik, Türkiye´nin gen kaynaklarına sahip çıktıklarını belirterek, yerel tohumun muhafaza edilerek geliştirilmesine yönelik çalışmaların yürütüleceğini bildirdi. Çelik, organik tarımın yaygınlaştırılmasına ilişkin çalışmaların çay ile başlayacağını, buna yönelik önemli bir noktaya geldiklerini belirterek şöyle devam etti: "Her yaşa göre bir işin olduğuna inanıyorum. O sorumluluk getiriyor, toplum ve tabiat ile kaynaşmayı sağlıyor. Daha yaşanabilir bir dünya için çocuklarımızın yalnız internet, ekran gençliği değil, domatesi sadece markette gören gençlik değil, patatesin ağaçta olmadığını bilen bir birey olarak yetiştirilmesi gerekiyor. Nasıl olacak bu iş? Başta iki önemli Bakanlık üzerine düşen görevleri yapacak. Biz enstitülerimizi, Bakanlığımızın bütün birimlerini, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) bütün çiftliklerini Milli Eğitim Bakanlığına veriyoruz. Diyoruz ki, Enstitülerimizde faydalı böcek nasıl yetiştiriliyor? Hayvancılık nasıl yapılıyor. Gençlerimiz, yavrularımız ilkokul çağından itibaren gelsinler görsünler. Teori ve pratiği buluşturalım, gençliği geleceğe bu şekilde taşıyalım."

 

Proje 20 bin kişiye ulaştı

"Geleceğimi Koruyorum" sosyal sorumluluk projesi, 2015 yılının haziran ayında yürütülmeye başlandı ve başarılı bir şekilde tamamlandı. Söz konusu projeyle Türkiye´nin sahip olduğu tarım alanları, su kaynakları ve gübrenin bilinçsizce kullanımı sonucu meydana gelebilecek olumsuzlukların önüne geçmek, genç kuşakların, doğal kaynakların korunması ve kullanımı konusunda hassasiyeti yüksek bir nesil olarak yetişmesini temin etmek amaçlandı.

 

Proje kapsamında 30 büyükşehir il sınırı içinde yer alan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi, 1, 2, 3 ve 4´üncü sınıf öğrencilerine ve dolaylı yararlanıcılar olarak da öğrencilerin, öğretmen ve ebeveynlerine yönelik eğitim ve etkinlik gerçekleştirildi. Söz konusu proje, Emine Erdoğan tarafından G20 Antalya Zirvesi´nde örnek proje olarak tanıtıldı. Ayrıca proje Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü´ne de sunuldu. Antalya’da EXPO 2016’da projeye ilişkin 6 ay süreyle açılan standı 43 farklı ülkeden gelen turistler ve Türkiye´nin 42 ilinden öğrenci, öğretmen ve ebeveynleri ziyaret etti. Proje, toplamda yaklaşık 20 bin kişiye ulaştı.

 

Çocuklara başarı belgesi verildi

Konuşmaların ardından Bakan Çelik tarafından "toprak" ve "su" adlı çocuk karakterlerinin içinde olduğu cam fanusta, "Geleceğimi Koruyorum" projesini temsil eden bir aranjman ile projenin başlangıcından bugünlere geldiğini anlatan albüm, Emine Erdoğan´a takdim edildi.


Bakan Yılmaz tarafından da Emine Erdoğan´a, Osmanlı dönemine ait el sanatlarıyla yapılan bir tablo hediye edildi. Tören sonunda, Türkiye´nin 30 ilinden gelen öğrencilere sertifikaları Emine Erdoğan, Bakan Çelik ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından verildi. Dereceye giren 30 öğrenciye hediye edilecek bisikletlerin adreslerine gönderileceği duyuruldu.

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.